CANAVAR CÜMLELER


"Yaşamdaki farklı kazalar, insan doğasının duyguları kadar değişken değil." 

Mary Shelley 

 

Mary Shelley. Zamanın çok ötesinde olan bir kalem. Yağmurlu bir günde edebiyat tutkunu dört arkadaşın zaman geçirmek için "bir hortlak hikayesi" yazma teklifiyle, Shelley'nin doğanın sınırlarını zorladığı Frankenstein'ın ilk şimşekleri zihninde çarpıştı. Bu fikir, Mary Shelley'e romanında aradığı ölümsüzlüğü kazandırdı. "İnsan olma" çabasının bir canavar üzerinden anlatıldığı Frankenstein, ilk bilim kurgu eserlerden sayılmasının yanı sıra gotik ve korku türlerini de karşılayan bir başyapıt olma özelliğini taşımaktadır. Shelley'nin bu satırları, aradan geçen uzun yıllara karşın yok olmanın aksine kültürün bir parçası haline gelmiş ve unutulmaz bir yer kazanmıştır. Edebiyata katkıda bulunmuş bir aileden gelen Mary'nin hayatı son zamanlarına kadar hep kelimelerin etrafında dönmüştür. En büyüleyici eseri olan Frankenstein ise yazarın bu hikayede nefes alan kelimeleriyle özetlenebilir niteliktedir;



"Sevdiğim herhangi bir şey bende kaldığı sürece endişeye her zaman yer vardı." 


Okyanusları aştıktan sonra yolu bir buzula çıkan bir gemiye alınan yabancı adamın hata dolu sırlarının anlatıldığı bu roman, canavar ve onu canlandıran bilim insanı arasındaki zamana yayılan mücadeleyi okuyucuya sunmaktadır. Bu yabancı, Victor Frankenstein adında her şeyini kaybetmiş bir bilim insanıdır. Bilimin ve doğanın çizgilerini aşan Victor'un sırrı ise keşfettiği lanetli bir bilgi ile başlar. Bu bilgiye yaşam nefesi veren Frankenstein, yaptığı şeyin farkındalığıyla bir sinir hummasına yakalanır, genç bilim insanına böylesine bir zihinsel çöküş yaşatan bilginin doğurduğu şey ise devasa, yaşayan insan biçimli bir canavardı. Shelley'nin kaleminde asıl öne çıkan karakter ise bilim adamının "şeytan" diye yakarışta bulunduğu, bu isimsiz canavardır. Ona hayat veren insan tarafından terk edilen canavarın tek başına "insan" olmayı öğrenme çabası, kötü duyguların esaretine kapılarak lekelenir. Canavarın hayranlık duyduğu ve bildiği her şeyi öğrendiği insanlar tarafından dahi tiksinti ve korku ile karşılanması, onun içindeki gerçek canavarı serbest bırakır. Mary Shelley'nin bu canavarı, toplumdan kabul göremeyen, kurallarla zincirlenmesi gereken fakat özgür olan vahşetini nefretle körükleyen aykırı bir insan modelidir. Bu nefretin hedefi olan Victor ise hem hayat verdiği hem de şefkatini asla göstermediği bu canavarın hayatını mahvetmesine ne kadar uğraşsa da engel olamaz. Ele alınan sözdeki endişe ise bilim insanını tüm kitap boyu bir gölge gibi takip eder, sevdiklerini keşfettiği mucize niteliğindeki lanetli bilgi yüzünden kaybeder fakat endişesi çürüyecek kaybolmayıp, pişmanlıkla körüklenerek hep diri kalır. 

 


"Düşmanım incinmez değil; bu ölüm, kederi ona taşıyacak ve binlerce başka acı ona eziyet edip onu yıkacak." 


Canavarın bir hayata son verirken haykırdığı bu söz onun sevgiden sıyrılmış, korku ile bütün olmuş hayatının amacını ifade etmektedir. Bu amaç, Frankenstein'ın hissettiği endişenin haklılığını gösterirken aynı zamanda bilim insanının işlediği büyük suça işaret etmektedir. Buradaki suç, Frankenstein'ın bilgiyi kullanması değil, canavarı yalnızlığa mahkum ederek onun ruhundaki kindar katili ortaya çıkartmasıydı. Canavarın içinde barındırdığı bütün bu vahşilik, Victor'a acı çektirmek içindi, bu onun, insan olamamaktan, yalnız bırakılmaktan aldığı intikamdı. 

Shelley'nin bu iki karakter arasında oluşturduğu kanlı çekişme, insanlığı ve sorumluluğu sorgulatan bir yapıdadır. İnsanlığı anlamaya çalışan bir canavar ve ne bulduğu bilginin ne de canavarın sorumluluğunu alan bilim adamının, duyguların doruğunda yaşanan mücadelesi, sözcüklerle mühürlenmiştir.

 

ŞMÜ