KAMELYALI CÜMLELER

“Çocuk küçüktür ama büyük adam onun içindedir.”

Alexandre Dumas Fils

Alexandre Dumas Fils. Aynı adı taşıyan, Fransız edebiyatına kazınmış bir isim olan Alexandre Dumas’ın gayrimeşru oğlu. Fakat romanlarının içerdiği serüvenler ile parlayan Baba Dumas’ın aksine oğul olan Dumas’ın eserlerinde romantizmin çizgilerini görmek, duygularını okumak mümkündür. Dumas Fils’in kalemine dair sezilen şiirsel bir havanın mevcut olduğu ve bazı dokunulmayan konulara yaklaştığı söylenebilir. Kamelyalı Kadın, toplum içinde kabul görmeyen, ideal kadın modelinden çok uzakta olan, bir hayat kadını olarak anılan bir kadının yaşamından kesitler sunmaktadır. Ancak dıştan bakan gözler için çizilmiş olan bu tablonun derinlerinde acıyla sonlanacak olan bir hikaye ortaya çıkmaktadır.

 

“Bazı bazı, bir dakikalık bir olay bütün bir yılı dolduran olaylardan çok daha etkili olur.”

 

Hikayenin anlatıcısı olaydan tamamen kopuk, bir tesadüf sonucu hikayeyi dinleme şansına sahip olmuş biridir. Anlatıcı kitaba söz konusu Kamelyalı Kadın’ın kaderini belirterek başlamaktadır. Bu şekilde anılan kişinin asıl adı Marguerite Gavtier’dir. Bir hastalık sonucu hayatını kaybeden Marguerite’in pek seveni olmamasına karşın oldukça borcu vardır, bu borçların ödenmesi ölü kadının eşyaları satışa çıkar, bu satışta anlatıcı kadına ait olan bir kitabı satın alır, bu kitap çoğu kişinin tanıdığı ve yargıladığı Kamelyalı Kadın’ın hayatındaki gizli bölümü açığa çıkaracak bir anahtardır. Kitabı ona hediye eden Armand Duval adında bir adamdır. Yitirilip gitmiş bir hayatın ardından sahici olan tek yasın sahibi, Marguerite’in en sadık, en fedakar aşığıdır. Kamelyaları ile tanınan bu kadının öyküsü özünde bir aşk hikayesidir fakat karşılıklı duyulan sevginin eşit olmadığı çoğu satıra yansıyan bir durumdur. Armand ve Marguerite’in dostluğunda pek çok engel bulunmaktadır, en büyüğü kadının üzerine yapışmış olan sıfattır. Armand’ın bu ilişkiyi dilediğince yaşayabilmek için girdiği kumar macerası, babasının itirazları bu engellerin kalanını oluşturmaktadır. Bir aşk uğruna insanın kendisinden ne kadar taviz verebileceğinin bir örneğidir Armand Duval. Ama bütün fedakarlıkları bir hiçtir. Çünkü kavuşmalarını erteleyip duran asıl şey bütün bu engeller değil, Marguerite’in kendisidir. Alıştığı hayat onun ayaklarında bir pranga olmuştur. Ve son anına kadar onu çözebilecek anahtara uzanmayı denememiştir.

 

“İnsanın bilmediği bir acıyı yatıştırması her zaman güçtür.”

 

Bu aşkın sonucunda Armand’ın elde edebileceği tek şey acı olmuştur. Devamlı elinde gezdirdiği kamelyalar ile mezarı süslenen Marguerite her şeye rağmen arkasında ona sahiden üzülen ve onu özleyen birini bırakmıştır. Anlatıcının bizzat Armand Duval’dan öğrendiği bu hikaye artık değeri olmayan ölünün değer biçilen eşyaları sayesinde ortaya çıkmıştır. Yaşamın zenginliğinden tat almaya bağımlı olan Kamelyalı Kadın’dan geriye çiçeklerin örttüğü bir toprak yatak, çeşitli evlere dağılmış, anıların saklandığı eşyalar kalmıştır…